SÜNEN EBU DAVUD

Bablar    Konular    Numaralar  

SALAT BAHSİ

<< 723 >>

DEVAM: 114-115. Namazda Ellerin Kaldırılması

 

حَدَّثَنَا عُبَيْدُ اللَّهِ بْنُ عُمَرَ بْنِ مَيْسَرَةَ الْجُشَمِيُّ حَدَّثَنَا عَبْدُ الْوَارِثِ بْنُ سَعِيدٍ قَالَ حَدَّثَنَا مُحَمَّدُ بْنُ جُحَادَةَ حَدَّثَنِي عَبْدُ الْجَبَّارِ بْنُ وَائِلِ بْنِ حُجْرٍ قَالَ كُنْتُ غُلَامًا لَا أَعْقِلُ صَلَاةَ أَبِي قَالَ فَحَدَّثَنِي وَائِلُ بْنُ عَلْقَمَةَ عَنْ أَبِي وَائِلِ بْنِ حُجْرٍ قَالَ صَلَّيْتُ مَعَ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَكَانَ إِذَا كَبَّرَ رَفَعَ يَدَيْهِ قَالَ ثُمَّ الْتَحَفَ ثُمَّ أَخَذَ شِمَالَهُ بِيَمِينِهِ وَأَدْخَلَ يَدَيْهِ فِي ثَوْبِهِ قَالَ فَإِذَا أَرَادَ أَنْ يَرْكَعَ أَخْرَجَ يَدَيْهِ ثُمَّ رَفَعَهُمَا وَإِذَا أَرَادَ أَنْ يَرْفَعَ رَأْسَهُ مِنْ الرُّكُوعِ رَفَعَ يَدَيْهِ ثُمَّ سَجَدَ وَوَضَعَ وَجْهَهُ بَيْنَ كَفَّيْهِ وَإِذَا رَفَعَ رَأْسَهُ مِنْ السُّجُودِ أَيْضًا رَفَعَ يَدَيْهِ حَتَّى فَرَغَ مِنْ صَلَاتِهِ قَالَ مُحَمَّدٌ فَذَكَرْتُ ذَلِكَ لِلْحَسَنِ بْنِ أَبِي الْحَسَنِ فَقَالَ هِيَ صَلَاةُ رَسُولِ اللَّهِ صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَسَلَّمَ فَعَلَهُ مَنْ فَعَلَهُ وَتَرَكَهُ مَنْ تَرَكَهُ قَالَ أَبُو دَاوُد رَوَى هَذَا الْحَدِيثَ هَمَّامٌ عَنْ ابْنِ جُحَادَةَ لَمْ يَذْكُرْ الرَّفْعَ مَعَ الرَّفْعِ مِنْ السُّجُودِ

 

Vail b. Hucr'den; demiştir ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber namaz kıldım, (iftitah) tekbiri(ni) aldığı zaman, ellerini kaldırırdı. Sonra (elbisesine) sarınır (ellerini elbisesinin içine sokarak) sağ eli ile sol elini tutardı. Rüku'a varmak istediği zaman da ellerini (elbisesinden) çıkarır ve onları kaldırırdı. Başını rüku'dan kaldırmak istediği zaman da ellerini kaldırır, sonra secdeye varırdı ve yüzünü iki eleri arasına koyardı. Başını secdeden kaldırmak isteyince de aynı şekilde ellerini kaldırırdı. (Bu hal) namaza bitirinceye kadar (böyle) devam ederdi.

 

Muhammed (b. Cuhade) dedi ki: Ben bu durumu Hasan b. Ebî'l-Hasen'e söyledim. (O da bana şöyle) dedi: "Bu Hz. Nebiin namazıdır. Bunu yapan yaptı, yapmayan yapmadı."

 

Ebü Davud dedi ki: Bu hadisi (bir de) Hemmam, İbn Cuhade’den nakletti,(ancak) Hemmam (Hz. Nebi'nin) secdeden kalkarken ellerini kaldırdığından bahsetmedi.

 

 

Diğer tahric: Buharî, salat; Müslim, salat; Ahmed b. Hanbel, II, 380; VI-342.

 

AÇIKLAMA:     Sahih-i Müslim'de bu hadis şu lafızlarla rivayet edilmiştir: "Ebu Vail (r.a.), Nebi (s.a.v.)'in namaza başlarken ellerini kaldırdığını görmüştür, tekbir almış sonra elbisesini kapamış." Müslim'in bu rivayetinden anlaşıldığına göre Resul-i Ekrem (s.a.v.) ellerini iftitah tekbiri alır­ken kaldırmıştır. Elbisesine sarılarak ellerini elbisesine sokmasından maksat ise, soğuktan elbisesinin içine çekilerek, ellerini yenleri içerisine sokmasıdır.

 

Hadis-i şerifte geçen "sonra sağ eli ile sol elini tutardı." cümlesi, na­mazda sağ elin sol el üzerine konulacağına delildir. İleride gelecek olan 727 no'lu hadis-i şerifte ise, bu el bağlamanın ayrıntılarına girilerek "Resul-i Ek­rem'in sağ elini sol avucunun arkasına, bileğin ve kolun üzerine koyduğu" rivayet edilmektedir.

 

Bununla beraber bazı ilim adamları bu hadisleri, delil olma niteliğin­den uzak görmeleri sebebiyle, namazda ellerin bağlanıp bağlanamayacağı ko­nusu imamlar arasında ihtilaflı kabul edilmiştir. Hanefîlerle Şafiîlere göre namazda eller bağlanır.

 

Ahmed b. Hanbel de bu görüşte olduğu gibi, halef ve selefin büyük ço­ğunluğunun görüşleri de böyledir. İbn Münzir'in rivayetine göre, Abdullah b. ez-Zübeyr, Hasan el-Basrî ve İbn Sirin namazda ellerini yanlara salarlar-mış. İmam Malik'den meşhur olan rivayet de budur. Ona göre namaz uzun sürerse istirahat için sağ eli sol el üzerine koymak caizdir. Evzaî'ye göre ise, namaz kılan kimse ellerini bağlamakla yana salma arasında muhayyerdir.

 

Hanefîlerin delili mevzumuzu teşkil eden Ebu Davud hadisiyle aynı me­aldeki Müslim hadisi [bk. Müslim, salat] ve îbn Mace ile Nesaî'nin tahric ettikleri İbn Mes'ud hadisidir.[bk. İbn Mace, ikame; Nesaî, iftitah]

 

Hanefî alimlerinden İsbîcabî'nin Ebu Yusuf'tan rivayetine göre, ellerin bağlanması keyfiyeti sağ elle sol elin bileğinin tutulması şeklinde olur. el-Müfid isimli eserde ise, "sol elin bileği sağ elin baş ve küçük parmaklarıyla tutulur" diyor ki, tercih edilen görüş de budur. "Diraye"de sol elin eklemi sağ elin içi ile tutulur denilmiştir. İmam Şafiî ile Ahmed b. Hanbel de bu görüştedirler.

 

İmam Ebu Yusuf ile İmam Muhammed'den gelen bir rivayete göre de sağ elin parmakları bileğin üzerine uzunluğuna yerleştirilir, bilek de baş ve küçük parmaklarla tutulur. Hanefi alimlerinden pek çoğu bu görüşü benim­semişlerdir.

 

Ellerin nereye bağlanacağı konusu da ilim adamları arasında ihtilaflı­dır. Eller Şafiîlere göre, göğsün üstüne bağlanır. Ancak Şafiîlerin "el-Havî, el-Vasıt" isimli eserlerinde ellerin göğüs altına bağlanacağı ifade edilmekte­dir. İmam Ahmed'e göre ise ellerin göbeğin aşağısında ve yukarısında ol­mak üzere iki görüş vardır İmam Malik'e göre ise, göğsün aşağısında ve göbeğin yukarısında bağlamak müstehabtır. İmam Şafiî İbn Hüzeyme'nin Sahih'inde Hz. Vail b. Hucr'den rivayet edilen şu hadisle amel etmiştir: "Resulullah (s.a.v.) ile beraber namaz kıldım, sağ elini sol eli üzerine bağlayarak göğsü üzerine koydu."

 

Hanefilere göre ise, eller göbeğin altına bağlanır. Hidaye sahibi mer­hum Burhaneddin el-Merğinanî mezkur eserinde Hanefilerin görüşünü şu cümlelerle ifade etmiştir: "Ulemamız (Hanefiyye) bu meselede Nebi (s.a.v.)'in "sağ eli sol eli üzerine bağlayarak, göbeğin altına koymak sünnettir" hadisini de­lil getirmişlerdir."[bk. el-Aynî el-Binaye, II, 131]

 

Eller namaz esnasında bir zikir veya ayet okunurken bağlanır, böyle bir kıraatten hali olan hallerde ise, -yana salınır. Bayram ve vitir tekbirlerinde yana salınmalarının sebebi budur.

 

Elleri göbek altına koymanın hükmünü merhum Ömer Nasuhi Bilmen Efendi şöyle ifade etmektedir: "Namazda erkeklerin sağ ellerini göbekleri­nin altında olarak, sol elleri üzerine koymaları ve baş parmaklarıyla serçe parmaklarını halka şeklinde bulundurarak bununla sol bileklerini kavrayıp diğer üç parmağım bilekleri üzerine uzatmaları; kadınlarda ise; halka yap­maksızın sağ elleri göğüsleri üzerinde sol elleri üzerine koymaları sün­nettir."[Büyük İslam ilmihali, s.135]

 

Her ne kadar bu hadis-i şerifteki ''başını rüku’dan kaldırmak istediği zaman ellerini kaldırırdı" cümlesi Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in rüku'dan başını kaldırırken tekbir aldığını ifade ediliyorsa da 721 no'lu hadiste başını rüküdan kaldırdıktan sonra ellerini kaldırdığı ifade edilmektedir.

 

İbn Hacer el-Askalanî ise 722 no'lu hadis-i şerifi esas alarak rüku'dan kalkarken ellerin kaldırılacağını söylemiştir. Rüku'dan sonra ellerin kaldırı­lacağını ifade eden 721 no'lu hadisteki "sonra" kelimesini "rüku'dan doğ­rulmaya başladıktan sonra'' diye te'vil ederek iki hadisin arasını te'lif etmiştir.

 

Ellerin kaldırılması ile ilgili ihtilaf, daha önce geçen 721 ve 722 hadisi şeriflerde açıkladık.

 

Resul-i Ekrem'in secdeden başını kaldırırken ellerini kulaklarına götür­mesine gelince, Ebu Bekr b. Münzir, Taberî ve bazı ehl-i hadis mevzumuzu teşkil eden bu hadis-i şerifi delil getirerek ellerin secdeden kalkarken de kal­dırılacağı görüşünü benimsemişlerdir.

 

Ancak el-Menhel sahibi, secdeden kalkarken ellerin kaldırılmayacağını ifade eden sahih hadislerin çokluğuna bakarak bunun sonradan nesh edil­miş olmasını mümkün görmektedir.[el-Menhel, V, 124-125]

 

Nitekim, Nesai, Tirmizî ve Darekutnî'nin rivayet ettikleri hadisler, Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in secdeden kalkarken ellerini-kaldırmadığını açıkça ifade et­mektedirler.

 

Aynı şekilde daha önce geçen, Ebu Davud'un rivayet ettiği 722 no'Iu İbn Ömer hadisi ve ileride gelecek olan 761 no'lu Ali b. Ebî Talib hadisi de bu gerçeği ifade etmektedirler.