DEVAM: 114-115. Namazda Ellerin Kaldırılması
حَدَّثَنَا
عُبَيْدُ
اللَّهِ بْنُ
عُمَرَ بْنِ
مَيْسَرَةَ
الْجُشَمِيُّ
حَدَّثَنَا
عَبْدُ
الْوَارِثِ
بْنُ سَعِيدٍ
قَالَ حَدَّثَنَا
مُحَمَّدُ
بْنُ جُحَادَةَ
حَدَّثَنِي
عَبْدُ
الْجَبَّارِ
بْنُ وَائِلِ
بْنِ حُجْرٍ
قَالَ كُنْتُ
غُلَامًا لَا
أَعْقِلُ
صَلَاةَ
أَبِي قَالَ
فَحَدَّثَنِي
وَائِلُ بْنُ
عَلْقَمَةَ
عَنْ أَبِي وَائِلِ
بْنِ حُجْرٍ
قَالَ
صَلَّيْتُ
مَعَ رَسُولِ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ وَسَلَّمَ
فَكَانَ
إِذَا
كَبَّرَ
رَفَعَ
يَدَيْهِ
قَالَ ثُمَّ
الْتَحَفَ
ثُمَّ أَخَذَ
شِمَالَهُ بِيَمِينِهِ
وَأَدْخَلَ
يَدَيْهِ فِي
ثَوْبِهِ
قَالَ
فَإِذَا
أَرَادَ أَنْ
يَرْكَعَ أَخْرَجَ
يَدَيْهِ
ثُمَّ
رَفَعَهُمَا
وَإِذَا
أَرَادَ أَنْ
يَرْفَعَ
رَأْسَهُ
مِنْ الرُّكُوعِ
رَفَعَ
يَدَيْهِ
ثُمَّ سَجَدَ
وَوَضَعَ
وَجْهَهُ
بَيْنَ
كَفَّيْهِ
وَإِذَا
رَفَعَ
رَأْسَهُ
مِنْ
السُّجُودِ
أَيْضًا
رَفَعَ
يَدَيْهِ
حَتَّى
فَرَغَ مِنْ
صَلَاتِهِ
قَالَ مُحَمَّدٌ
فَذَكَرْتُ
ذَلِكَ
لِلْحَسَنِ
بْنِ أَبِي
الْحَسَنِ
فَقَالَ هِيَ
صَلَاةُ رَسُولِ
اللَّهِ صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
فَعَلَهُ
مَنْ
فَعَلَهُ
وَتَرَكَهُ
مَنْ تَرَكَهُ
قَالَ أَبُو
دَاوُد رَوَى
هَذَا
الْحَدِيثَ
هَمَّامٌ
عَنْ ابْنِ
جُحَادَةَ
لَمْ يَذْكُرْ
الرَّفْعَ
مَعَ
الرَّفْعِ
مِنْ السُّجُودِ
Vail b. Hucr'den; demiştir ki: Resulullah (Sallallahu aleyhi ve Sellem) ile beraber namaz kıldım, (iftitah)
tekbiri(ni) aldığı zaman, ellerini kaldırırdı. Sonra
(elbisesine) sarınır (ellerini elbisesinin içine sokarak) sağ eli ile sol elini
tutardı. Rüku'a varmak istediği zaman da ellerini
(elbisesinden) çıkarır ve onları kaldırırdı. Başını rüku'dan
kaldırmak istediği zaman da ellerini kaldırır, sonra secdeye varırdı ve yüzünü
iki eleri arasına koyardı. Başını secdeden kaldırmak isteyince de aynı şekilde
ellerini kaldırırdı. (Bu hal) namaza bitirinceye kadar (böyle) devam ederdi.
Muhammed (b. Cuhade) dedi ki: Ben bu durumu Hasan b. Ebî'l-Hasen'e söyledim. (O da bana şöyle) dedi: "Bu Hz. Nebiin namazıdır. Bunu yapan yaptı, yapmayan yapmadı."
Ebü Davud dedi ki: Bu hadisi (bir de)
Hemmam, İbn Cuhade’den nakletti,(ancak) Hemmam
(Hz. Nebi'nin) secdeden kalkarken ellerini kaldırdığından bahsetmedi.
Diğer tahric: Buharî, salat; Müslim,
salat; Ahmed b. Hanbel, II,
380; VI-342.
AÇIKLAMA: Sahih-i Müslim'de bu hadis şu lafızlarla
rivayet edilmiştir: "Ebu Vail
(r.a.), Nebi (s.a.v.)'in namaza başlarken ellerini kaldırdığını görmüştür,
tekbir almış sonra elbisesini kapamış." Müslim'in bu rivayetinden
anlaşıldığına göre Resul-i Ekrem (s.a.v.) ellerini iftitah
tekbiri alırken kaldırmıştır. Elbisesine sarılarak ellerini elbisesine
sokmasından maksat ise, soğuktan elbisesinin içine çekilerek, ellerini yenleri
içerisine sokmasıdır.
Hadis-i
şerifte geçen "sonra sağ eli ile sol elini tutardı." cümlesi, namazda
sağ elin sol el üzerine konulacağına delildir. İleride gelecek olan 727 no'lu hadis-i şerifte ise, bu el bağlamanın ayrıntılarına
girilerek "Resul-i Ekrem'in sağ elini sol avucunun arkasına, bileğin ve
kolun üzerine koyduğu" rivayet edilmektedir.
Bununla
beraber bazı ilim adamları bu hadisleri, delil olma niteliğinden uzak
görmeleri sebebiyle, namazda ellerin bağlanıp bağlanamayacağı konusu imamlar
arasında ihtilaflı kabul edilmiştir. Hanefîlerle Şafiîlere göre namazda eller
bağlanır.
Ahmed b. Hanbel de bu
görüşte olduğu gibi, halef ve selefin büyük çoğunluğunun görüşleri de
böyledir. İbn Münzir'in
rivayetine göre, Abdullah b. ez-Zübeyr, Hasan el-Basrî ve İbn Sirin
namazda ellerini yanlara salarlar-mış. İmam Malik'den meşhur olan rivayet de budur. Ona göre namaz uzun
sürerse istirahat için sağ eli sol el üzerine koymak caizdir. Evzaî'ye göre ise, namaz kılan kimse ellerini bağlamakla
yana salma arasında muhayyerdir.
Hanefîlerin
delili mevzumuzu teşkil eden Ebu
Davud hadisiyle aynı mealdeki Müslim hadisi [bk. Müslim, salat] ve îbn Mace
ile Nesaî'nin tahric ettikleri
İbn Mes'ud hadisidir.[bk. İbn Mace, ikame; Nesaî, iftitah]
Hanefî
alimlerinden İsbîcabî'nin Ebu Yusuf'tan rivayetine göre, ellerin bağlanması keyfiyeti
sağ elle sol elin bileğinin tutulması şeklinde olur. el-Müfid isimli eserde ise, "sol elin bileği sağ elin baş
ve küçük parmaklarıyla tutulur" diyor ki, tercih edilen görüş de budur.
"Diraye"de sol elin eklemi sağ elin içi ile
tutulur denilmiştir. İmam Şafiî ile Ahmed b. Hanbel de bu görüştedirler.
İmam
Ebu Yusuf ile İmam Muhammed'den gelen bir rivayete
göre de sağ elin parmakları bileğin üzerine uzunluğuna yerleştirilir, bilek de
baş ve küçük parmaklarla tutulur. Hanefi alimlerinden
pek çoğu bu görüşü benimsemişlerdir.
Ellerin
nereye bağlanacağı konusu da ilim adamları arasında ihtilaflıdır. Eller
Şafiîlere göre, göğsün üstüne bağlanır. Ancak Şafiîlerin "el-Havî, el-Vasıt" isimli
eserlerinde ellerin göğüs altına bağlanacağı ifade edilmektedir. İmam Ahmed'e göre ise ellerin göbeğin aşağısında ve yukarısında
olmak üzere iki görüş vardır İmam Malik'e göre ise, göğsün aşağısında ve
göbeğin yukarısında bağlamak müstehabtır. İmam Şafiî İbn Hüzeyme'nin Sahih'inde Hz. Vail b. Hucr'den rivayet edilen
şu hadisle amel etmiştir: "Resulullah (s.a.v.)
ile beraber namaz kıldım, sağ elini sol eli üzerine bağlayarak göğsü üzerine
koydu."
Hanefilere
göre ise, eller göbeğin altına bağlanır. Hidaye
sahibi merhum Burhaneddin el-Merğinanî
mezkur eserinde Hanefilerin görüşünü şu cümlelerle
ifade etmiştir: "Ulemamız (Hanefiyye) bu
meselede Nebi (s.a.v.)'in "sağ eli sol eli üzerine bağlayarak, göbeğin
altına koymak sünnettir" hadisini delil getirmişlerdir."[bk. el-Aynî el-Binaye, II, 131]
Eller
namaz esnasında bir zikir veya ayet okunurken bağlanır, böyle bir kıraatten
hali olan hallerde ise, -yana salınır. Bayram ve vitir tekbirlerinde yana
salınmalarının sebebi budur.
Elleri
göbek altına koymanın hükmünü merhum Ömer Nasuhi
Bilmen Efendi şöyle ifade etmektedir: "Namazda erkeklerin sağ ellerini
göbeklerinin altında olarak, sol elleri üzerine koymaları ve baş parmaklarıyla serçe parmaklarını halka şeklinde
bulundurarak bununla sol bileklerini kavrayıp diğer üç parmağım bilekleri
üzerine uzatmaları; kadınlarda ise; halka yapmaksızın sağ elleri göğüsleri
üzerinde sol elleri üzerine koymaları sünnettir."[Büyük İslam ilmihali,
s.135]
Her
ne kadar bu hadis-i şerifteki ''başını rüku’dan
kaldırmak istediği zaman ellerini kaldırırdı" cümlesi Resul-i Ekrem
(s.a.v.)'in rüku'dan başını kaldırırken tekbir aldığını ifade ediliyorsa da 721
no'lu hadiste başını rüküdan
kaldırdıktan sonra ellerini kaldırdığı ifade edilmektedir.
İbn Hacer el-Askalanî
ise 722 no'lu hadis-i şerifi esas alarak rüku'dan kalkarken ellerin kaldırılacağını söylemiştir. Rüku'dan sonra ellerin kaldırılacağını ifade eden 721 no'lu hadisteki "sonra" kelimesini "rüku'dan
doğrulmaya başladıktan sonra'' diye te'vil ederek
iki hadisin arasını te'lif etmiştir.
Ellerin
kaldırılması ile ilgili ihtilaf, daha önce geçen 721 ve 722 hadisi şeriflerde
açıkladık.
Resul-i
Ekrem'in secdeden başını kaldırırken ellerini kulaklarına götürmesine gelince,
Ebu Bekr b. Münzir, Taberî ve bazı ehl-i hadis mevzumuzu teşkil eden
bu hadis-i şerifi delil getirerek ellerin secdeden kalkarken de kaldırılacağı
görüşünü benimsemişlerdir.
Ancak
el-Menhel sahibi, secdeden kalkarken ellerin
kaldırılmayacağını ifade eden sahih hadislerin çokluğuna bakarak bunun sonradan
nesh edilmiş olmasını mümkün görmektedir.[el-Menhel, V, 124-125]
Nitekim, Nesai, Tirmizî ve Darekutnî'nin rivayet
ettikleri hadisler, Resul-i Ekrem (s.a.v.)'in secdeden kalkarken
ellerini-kaldırmadığını açıkça ifade etmektedirler.
Aynı
şekilde daha önce geçen, Ebu Davud'un
rivayet ettiği 722 no'Iu İbn
Ömer hadisi ve ileride gelecek olan 761 no'lu Ali b. Ebî Talib hadisi de bu gerçeği
ifade etmektedirler.